DİJİTAL ÇAĞDA ANNE BABA OLMAK

Tarafından gönderildi: admin Yorumlar: 0

Son 20 yıldır anne baba olmak üzerine yazılan yüzlerce, binlerce kitap bulabiliriz. Fakat son yıllarda teknolojinin insan hayatının odağı olmasıyla anne baba olmaya ilişkin kitaplar yeniden yazılmaya başlanacak.

Özellikle pandemi dönemiyle birlikte son bir buçuk yıldır aileler ve çocuklarıyla olan ilişkilerin farklı nedenlerle yıpranmaya başladığını görüyoruz. Yaş grubuna göre farklılık göstermekle birlikte; konsol-bilgisayar oyunları, sosyal medya kullanımı ve video kanalları çocuk ve ergenlerin hayatlarında önemli bir yer işgal etmeye başladı. Nitekim veriler de koronavirüs döneminde ülkemizde internet kullanım süresinin ortalama 7-8 saatten 10 saate kadar çıktığını göstermektedir. Çocukluktan gençliğe kadar; konuşma geriliği, sosyal izolasyon, içe kapanma, akademik başarıda düşüş, beslenme sorunları, obezite, davranış problemleri ve daha nicesi…

Burada birçok başlığı çözüm yolu olarak sunmak mümkün; çocuğumuza sınır koyma, sosyal aktiviteler planlama, ödül ve cezayı devreye sokma, zamanı sınırlama, çeşitli yazılım programlarıyla sınırlama ve engellemeler getirme vb…

Peki bunlar tek başına yeterli mi? Elbette ki hayır. Anne baba olarak bizler internet, sosyal medya vb. kullanımına ne kadar dikkat ediyoruz?

Birçok araştırma internet, sosyal medya ve oyun bağımlılıklarının anne babadan görerek başladığını göstermekte. TV kanallarında yayınlanan dizi ve eğlence programlarının izlenme oranlarına baktığımızda hiç de azımsanmayacak oranda bir kitlenin izleyici olduğunu görmekteyiz. Peki aile üyeleri bu programlarla vakit geçirirken çocuklar bu sürecin neresinde? Ya aile üyeleriyle bu zamanı paylaşıyor ya da odasında başka aktivitelerle ilgileniyor. Araştırmalar ekran kullanımında anne babanın tutumlarının önemli bir belirleyici olduğunu gösteriyor.

Bir diğer önemli nokta da anne babaların ‘telefonu ve tableti bizden daha iyi kullanıyor’ yaklaşımı… Çocukların bu davranışları anne babalar tarafından bir zeka parıltısı olarak algılanabilmekte ve hem çocuklarla ilgili gerçekçi olmayan beklentiler ortaya çıkmakta, hem de çocuklar için telefon, tablet gibi gereçler meşruluk kazanmaktadır. Günümüzde  çocukların dijital materyalleri etkin bir şekilde kullanıyor olması tek başına bir zeka parıltısı değildir.

Peki çocuklardan ekranı tamamen uzak mı tutacağız?

Belki de en kritik soru bu. Günümüzde günlük ortalama akıllı telefonlarla vakit geçirme ortalaması yaklaşık 5 saat. Bu ortamda çocukları ekranlardan uzak tutmak ne kadar mümkün ve ne kadar gerçekçi? Özellikle pandemi dönemiyle birlikte artık eğitim hayatımızın bir parçası haline geldi ekran ve internet. İstesek de istemesek de çocuklarımızla baş başa bırakmak zorunda kaldık yaklaşık iki yıldır. Evet, ekran ve internet kullanımı hayatımızın ve çocuklarımızın bir parçası haline geldi. Çocukları tamamen uzak tutmak ve tamamen kontrolsüz bir şekilde bırakmak aslında doğru olmayan. Yaş özelliklerine göre kullanım süresi belirlenmeli ve takibi yapılmalıdır.

Sadece çocukların davranışları üzerinden üretilen çözüm yolları yeterli olmadığı gibi gerçekçi de olmayacaktır. Ebeveynler olarak kendi tutum ve davranışlarımızın belirleyici olduğunu unutmamak gerekmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir